Kadim geleneklerde ve birçok ünlü simyacının çalışmasında, plazma alanının farklı tekniklerle hareketi ve yönlendirilmesi büyük önem arz etmekteydi. Özellikle İbranice’de kullanılan harflerin yapılarını incelediğimizde, karşımıza, geometrik olarak tasarlanmış özel bir plazma yönlendirme yol haritası çıkmaktadır. Fakat bu yol haritası, geçmişte, herkesin rahatlıkla fark edebileceği bir şey değil, ancak inisiyeler tarafından öğrenilebilir ve uygulanabilir bir yönlendirme haritasıydı.
Günümüzde, teknolojinin ve bilgiye erişimin hızlanmasıyla beraber, bir çok ezoterik, unutulmuş ve gizli kalmış kadim bilgi tekrar gün yüzüne çıkmaktadır. Daha da derinlere inmeden önce, plazma alanı ve torus formu gibi bazı temel tanımlamaları açmamızın faydalı olacağını düşünüyorum. Bugün bilim insanlarının çoğunluğu, yaşadığımız evrenin %99’unun plazmadan (yük bulutu) oluştuğu konusunda hemfikirler. Teknik olarak plazma, maddenin, sıvı, katı ve gazdan sonraki 4. hali olarak kabul ediliyor. Evrenizmide daha çok, nebulalarda, yıldızlarda ve büyük gaz kütlelerinde görülen plazma; katı, sıvı ve gazdan farklı olarak serbest dolaşan eksi yüklü elektronlara ve pozitif iyonlara (elektronlarını kaybeden atomlara) ayrılmıştır. Plazmaya bazen iyonize olmuş gaz da denmektedir.
Büyük ölçeklerde, nebulalar, yıldızlar gibi yük bulutlarını oluşturan plazma, daha küçük ölçekte, canlıların yük bulutlarını da oluşturmaktadır. İnsanın yük bulutu olan aurası da bir plazma alanıdır. Yük bulutuna, halk dili ile, enerji alanı da diyebiliriz.
Plazmanın temel formu torus şeklidir. Torus formu, tıpkı kalın bir simide ya da donata benzer. Plazma alanının torus formunda bulunmasının yegane sebebi, kendi enerjisinin sürdürülebilirliği ve öz organizasyonunun varlığını sürdürmesi için içindeki enerji akışının yakalayabileceği optimum formun torus geometrisi olmasıdır.
Aynı, çift kutuplu bir mıknatısın etrafında oluşturduğu alanın formu gibi, dünyanın etrafındaki jeomanyetik alan da torus formundadır. Bu forma, alfabede, sembolizmde, kalbimizden yayılan kardio-electromanyetik alanda, DNA’mızın yüksek veçheye bürünmüş halinde, bedenimizdeki bio-bilgi alanlarında ve daha birçok biyolojik sistemde rastlanmaktadır.
Beynimizin alanında da (optik korteks hologramında) torus formunun belli tekniklerle imgelenmesinin, İbranicede kullanılan harflerin yaradılışında temel rol oynadığını düşünüyoruz. Burada belirtmeden geçmek istemeyeceğim hususlardan bir tanesi de, benim, İbranice konusunda ya da herhangi dilsel bir alanda kesinlikle uzman olmadığımdır. Kendi uzmanlık alanım, geometri, fraktalite ve Biyontoloji’dir. Geometri ve fraktal alan bilimi konusunda, Amerikalı Fizikçi Dan Winter başta olmak üzere, yurt dışında beraber çalışmalar ve eğitim programları düzenlediğimiz konularında uzman biliminsanları ile bu makalede yazılan konular dahil birçok konuyu araştırıp paylaşmaktayız. İbranice’de kullanılan harflerin de ortak bağlacının, geometrik bir alt yapısı olduğunu Dan Winter bizlere göstermektedir. Bu spesifik alt yapı, sadece geometri ile harflerin ayrılmaz bir bütün olduğunu belirtmiyor, aynı zamanda geometrinin yardımı ile plazma alanının yönlendirilmesi hususunda da uygulayıcıya bir navigazyon aracı sunuyor. Buna özel bir plazma navigasyon aracı diyebiliriz.
Aslına baktığımızda, insan düşüncelerinin ve imgelemenin gücünün ne kadar muazzam olduğunu, henüz yeni ilerleyen teknolojik gelişmelerle bilimsel olarak da teyit edebiliyoruz. Fizikçi Bill Tiller’ın laboratuvar ortamında yaptığı deneylerde, odaklanan niyetin, sudaki pH seviyesini yükseltip azaltabildiği, larvaların büyümesini %30 arttırabildiği, bakterilerin öldürülme hızını %30 arttırabildiği bilimsel olarak ölçülmüştür. Bunun gibi daha birçok araştırmacının yaptığı farklı deneylerle, aklın ve bilincin madde üzerindeki etkileri bilimsel olarak, kayıtlara geçmekte. Akademik dünyadan bir örnek de, Princeton Üniversitesinde, PEAR laboratuvarlarında yapılan çalışmalarda, odaklanan niyetin, rastlantısal rakamsal sonuçlar üreten bilgisayar programlarına direk etki ettiği bilimsel olarak ölçülmüştür.
Anlaşılan o ki, geçmişte İbranice’de kullanılan harfler de, bu tip bir imgeleme yeteneğinin uygun kullanımı için geliştirilmiş görülüyor. Bu noktada, hem imgelemenin hem de sözel olarak ağızdan çıkan ses frekanslarının toplam etkisinden söz edebiliriz.
Harflerin oluşumunda kullanılan geometriye bakacak olursak, torus formunu öncelikli olarak anlamamız gerekmektedir. Dahası torus formunun üzerindeki enerji akışını imgeleyebiliyor olmak gerekiyor. Dan Winter, İbranice’de kullanılan harflerin, torus formunun yüzeyindeki enerji akışının farklı açılardan görünüşünü temsil ettiğini düşünüyor. Torus yüzeyindeki enerji akışını spiral bir harekete benzetebiliriz. Torus yapısına tam yukarıdan bakacak olursak, bu spirali altın oran spirali olarak görürüz. Farklı açılardan bakıldığında görüntü değişecektir çünkü torus topolojisi 3 boyutlu bir formdur.
Tamamen görsel ve imgeleme yeteneklerine dayanan bu tekniği, yazılı bir makalede anlatmak kolay değildir. Fakat, torus yüzeyindeki enerji hareketini temsil eden altın oran spiralini, 3 boyutlu yapısını bozmadan torusun dışarısına çıkarabilirseniz, farklı açılardan baktığınızda, 3 boyutlu spiralin farklı hallerini görürsünüz. İbranice’de kullanılan her bir harfin, dışarıya çıkardığınız spiralin farklı bir açıdan görünüşünü temsil ettiğini görebilirsiniz.
Bir insan olarak deneyimlediğimiz bu evrende, madde dünyası olarak algıladığımız herşeyin aslında enerjinin lokalize olmuş hali olduğunu farketmemizin bize yardımcı olacağını düşünmekteyim. Tüm madde evreninin aslında enerjiden kaynaklandığını bilimsel olarak da teyid edebiliyoruz. Bu enerjiye tarihte farklı isimler verilmiş. Bunlardan bazıları: Eter, Chi, Ki, Zero Point ya da Vakum Enerjisi, Kozmik Enerji vs.
Geçmişten günümüze gelen birçok spiritüel ve ruhsal çalışmada bu enerjinin farklı tekniklerle, yönlendirildiğini, aktarıldığını, şifa çalışmalarında kullanıldığını biliyoruz. İbranice’de kullanılan harflerin de, uygulayıcının zihninde plazma enerji alanının yönlendirilmesinde kullanıldığını düşünebiliriz. Torus formunu, bir enerji hareketinin temsili olarak düşünecek olursanız, farklı harflerin farklı enerji hareketlerini temsil ettiğini zihninizde canlandırabilirsiniz. Plazma alanının yönlendirilmesi ile herşeyin kaynağı olan enerji evreninde bir hareket sağlanmış oluyor. Nasıl ki zihnimizde oluşturduğumuz düşüncelerimiz ve hareketlerimiz, zaman içerisinde kendisini manifeste ediyor ise, plazma alanının İbranice’de kullanılan harfler aracılığı ile navigasyonu da, aynı şekilde, çok daha farklı ve özel bir manifestasyon aracı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tufan Güven
Yazının orjinali Şalom Dergi’de, Nisan 2019, 88. sayıda yayınlanmıştır.